Çocuğuna kaç iğne batsa alışır ve onunla birlikte her
seferinde nefesini tutmazsın?
Kaç ameliyat, kaç narkoz, ne kadar radyasyon gerekir bir şey
hissetmemen için?
Aşı yaptırmaktan korkarken tüm bunlara alışabilir misin?
Yarınını bilmemeye, en kötü senaryoya hazırlıklı olmaya
peki?
Kafanda bu senaryolarla uyuyabilir misin mesela?
Tuhaf ama uyursun. Tuhaf ama alışırsın.
Kucağında bayılttıkları yavrunu
öper, elalemin kucağına teslim eder gider üstüne kahveni içersin.
Teoride damar yolu nasıl açılır?,
katater,port nasıl temizlenir öğrenir, kemoterapi protokolleri, ilaç isimleri
ezberlersin. Evde alt tarafı sadece bir banyo yaptırmak için bin bir zahmet
portunu paketlersin. Olmadı içeri su kaçırırsan hemşire olur pansuman da yaparsın.
Bunlara bile alışırsın. Normalin
olur.
O yüz ifadeni göstermeyen çirkin
maskeyi öyle benimsersin ki her yerde takarsın. Dünya umurunda olmaz, sokaklarda inadına takar
sana bakanlara alaycı kibirle gülersin.
Kendi hayatını unutursun.
Değiştirmek istediğin mobilyaları, gelecek misafirleri, önümüzdeki yaz
tatilini, yüksel lisans yapmayı, işi gücü… Gelecek için planlar yaparken,
şimdiden hangi okula yazdıracağının hesabını tutarken birden yarınını bile
bilemez olursun. Planlar durur, dünyan durur, hayat durur…
Sende hayatını, hayallerini,
planlarını erteler olası en büyük imtihanlardan birini yaşamaya koyulur
öğrenirsin ve yavaş yavaş dönüşürsün bambaşka bir insana…
NOT: Hastanede yazdığım ve yayınlamadığım onlarca yazıdan biri. Ağır gelmiş olacak ki yayınlamamış kendime saklamışım. Ama artık ertelediklerimizi yapmaya başladığımıza göre yaşananlar hafifliyor belki de. Böyle bir merhaba demiş olayım.